21 Mart 2011 Pazartesi

Tavırları boşver, davranışlara bak!

Reklamcılıkta bir yaklaşım var ki çok önemli. "Tavırları ve inançları boşver, davranışlara odaklan" anlayışı.

Tüketiciyi istediğiniz yöne götürmek için güçlü tavırlar ve keskin inançlarla savaşmıyorsunuz. Çünkü bu mücadele markayı yoracaktır, tüketecektir ve kaynaklarını boşa harcatacaktır. Üstelik zaman gibi bir düşman da var karşımızda.

Tüm bunların yerine davranışlara odaklanılıyor. Acele etmeden, gürültü koparmadan, ani ve büyük değişim için çırpınmadan, küçük değişimlerle ilerleniliyor. Bu yaklaşımın bayraktarlarından Hugh Mackay, bu yaklaşımı savunurken kafes metaforunu kullanır. Kafes, hayatımız boyunca öğrendiklerimizden oluşur. Kişisel kafesimizi inşa ederiz ve sağlamlaştırarak içeride güvende hissederiz. Her şeyi, tabii ki mesajları da kafesin yapısı ile yorumlarız.

İşte burada devreye giriyor tavırlara doğrudan saldırmanın yanlışlığı. Direkt mesaj saldırısı kafesin parmaklıklarına çarpar ve hatta kişinin kafesi sağlamlaştırmasını bile sağlar.

Kafesi aşmak için ne yapmalı...
Tutarlı olmak, küçük mesajları sık göndermek, destek mesajları göndermek, benzer tecrübeleri paylaşmak ve tabii ki yaratıcı olmak.

Daha fazlası için...  Hugh Mackay, The Good Listener