21 Mart 2011 Pazartesi

Tavırları boşver, davranışlara bak!

Reklamcılıkta bir yaklaşım var ki çok önemli. "Tavırları ve inançları boşver, davranışlara odaklan" anlayışı.

Tüketiciyi istediğiniz yöne götürmek için güçlü tavırlar ve keskin inançlarla savaşmıyorsunuz. Çünkü bu mücadele markayı yoracaktır, tüketecektir ve kaynaklarını boşa harcatacaktır. Üstelik zaman gibi bir düşman da var karşımızda.

Tüm bunların yerine davranışlara odaklanılıyor. Acele etmeden, gürültü koparmadan, ani ve büyük değişim için çırpınmadan, küçük değişimlerle ilerleniliyor. Bu yaklaşımın bayraktarlarından Hugh Mackay, bu yaklaşımı savunurken kafes metaforunu kullanır. Kafes, hayatımız boyunca öğrendiklerimizden oluşur. Kişisel kafesimizi inşa ederiz ve sağlamlaştırarak içeride güvende hissederiz. Her şeyi, tabii ki mesajları da kafesin yapısı ile yorumlarız.

İşte burada devreye giriyor tavırlara doğrudan saldırmanın yanlışlığı. Direkt mesaj saldırısı kafesin parmaklıklarına çarpar ve hatta kişinin kafesi sağlamlaştırmasını bile sağlar.

Kafesi aşmak için ne yapmalı...
Tutarlı olmak, küçük mesajları sık göndermek, destek mesajları göndermek, benzer tecrübeleri paylaşmak ve tabii ki yaratıcı olmak.

Daha fazlası için...  Hugh Mackay, The Good Listener

20 Ocak 2011 Perşembe

Domuzlar Körfezi çıkartması ve strateji...

Stratejide doğru kaynak kullanımı hedeflere ulaşmada en önemli nokta oluyor çoğu zaman. Bütçeler ve erişim tamamen hedef kitleye göre şekillenmeli. Her şeyi bir kenara bırakarak, tamamen karşımızdaki hedefe göre şekil vermeliyiz adımlara.

Bu durumu tarihten bir örnek çok iyi açıklıyor. Domuzlar Körfezi çıkartmasının başarısız olmasının nedeni; çıkartma yapan birlikler bir gerilla grubu olmak için çok büyük, bir ordu olmak için ise çok küçüktü.

1 Aralık 2010 Çarşamba

Wikileaks gündemine yakışan eski bir cümle...

"İnsanlar her zaman bilgi toplamanın bir yolunu buluyor. yetkililer ise her zaman onlarla mücadele ediyor." New York Üniversitesi profesörü Mitchell Stevens

İkame etkisi hayatımızın neresinde?

Bugün birçok ürünün fiyatının yıllar öncesine göre düşük olması başta iktisatçılar olmak üzere sayısız insanı şaşırtmıştır. Bunun nedeni aslında tamamen ikame etkisi.

Eğer bir kaynak kıt veya aşırı pahalıysa onun yerini alacak bir mal bulma dürtüsü harekete geçiyor ve talep kıt kaynaktan çekiliyor. İkame etkisi günümüzde elektrikli otomobillerin gelişimini, yeni enerji kaynakları bulma çabasını ve iş süreçlerinin mobilizasyonunu tetikliyor.

Yani olumsuz bir durumdan insanlar yeni fikirler ve kaynaklar yaratıyor. Aslında evrimin temel taşları bu biçimde oluşuyor.

3 Kasım 2010 Çarşamba

Sahip olmak mı deneyim mi?

Birçok araştırma yaşanan deneyimlerin mutluluğa katkısının, sahip olma durumundan daha fazla olduğunu gösteriyor. Bu deneyim kavramı, 'yeni lüks' veya 'ulaşılabilir lüks' tanımıyla iç içe geçiyor çoğu zaman.

Tekne ile seyahat, uzaklarda tatil veya bir yemek kursu. Bunlar 'deneyim lüksü' adlı bir pazar yaratıyor ve her yıl bu pazar büyüyor. Bu pazarı besleyen ise genç nüfus, yenilik arayan orta yaş ve keşfetme arzusu taşıyan yaşlılar.

Son yıllarda kişisel bütçeden perakendeye harcanan miktar azalırken, deneyim yaşatacak aktivitelere harcanan para artmıştır. Farklılaşma, bireyselliğin ortaya konması, kültür transferi ve duygusal gelişim gibi temellere dayanan deneyim arama süreçleri; özellikle seyahat, restoran, sağlık ve teknoloji alanında yeni girişimlere bir kulvar açmıştır. Markalar; özel hizmetler, kişiselleştirilmiş ilgi, ihtiyaca hızlı tepki verme, şaşırtma ve eğlence sunma gibi içeriklerle deneyim yaratarak rekabette öne geçmeyi hedefliyor.  

Bu beraberinde iki şeyi getiriyor... 1. Deneyim yaratmanın her geçen gün daha da zorlaşmasını. Çünkü yaşanan her deneyim, tatmin eşiğini yukarı taşıyor.
2. Markaların 'deneyimi sahneleyecekleri' samimi ve ilgi çekici hikayeler yaratmasını.

Deneyim rekabetinde biz neredeyiz?

27 Ekim 2010 Çarşamba

Gelecek için adımlar...


Bilgisayar ve yazılım alanından çıkan IBM'den inovasyon örneği. Toronto’daki bir hastanede, doktorların prematüre doğan bebeklerin kalp ritimlerindeki saniyelik değişimleri takip etmelerine yardımcı olacak bir sistem geliştirdi.

20 Ekim 2010 Çarşamba

Dikkat "tekno–stres" olabilirsiniz!

Psikolog Craig Brod tarafından kullanılan "tekno–stres" deyimi, teknoloji ile mücadelemizde ortaya çıkabilecek bir durumu irdeliyor. Her zaman teknolojiye bağlıymış gibi hissetmeden, her zaman bağlantıda kalmayı nasıl başaracağız? Bu çabanın bizde yaratacağı gerilimi nasıl yeneceğiz?